Karaciğer kanseri; zararlı yapıların atılması, şeker depolanması, yağ sindirimi, protein yapımı gibi önemli işlevleri olan karaciğer organındaki hücrelerin kontrolsüz ve zararlı bir şekilde bölünmeye başlamasıyla ortaya çıkıyor. Bu bölünme sonucunda oluşan zararlı hücresel yapılar canlılıklarını devam ettirmek için vücudu sömürmeye başlıyor. Yorulan ve zayıflayan beden git gide yorgun düşüyor ve uygun tedavi uygulanmazsa hastalık kötü sonuçlar doğurabiliyor.
Karaciğer kanseri sebepleri kesin olarak bilinmiyor ancak hepatit B, hepatit C virüsü ve sarılık geçirmiş virüs taşıyıcılarının bu hastalığa yakalanma riskinin daha yüksek oluyor. Siroz hastaları da risk grubu içerisinde yer alıyor. Genetik faktörler de, özellikle ileriki yaşlarda hastalığın ortaya çıkma olasılığını yükseltiyor. Hastalık, kan yoluyla veya cinsel yolla başka bir kişiye bulaşabiliyor. Bunun yanında bazı çalışmalar; daha çok tahıllarda bulunan bir tür küf mantarının da karaciğer kanserinin nedenleri arasında olabileceğini gösteriyor.
Karaciğer kanserine yakalanmış kişilerin bazılarında; karın bölgesinde şişkinlik hissetme, karaciğerin arka kısmında sırt ağrısı, iştahsızlık ve zayıflama, yüksek ateş, cildin sararması, idrarın koyulaşması gibi sarılık belirtilerine benzer şikayetler olabiliyor. Ancak bunlar birçok başka hastalıkta da ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden doktor muayenesinden sonra karaciğer kanserinin var olup olmadığına dair kesin tanı koyulabilmesi için kan ve manyetik görüntüleme testlerinin sonuçları gözlemleniyor.
Eğer bir şüphe varsa biyopsi yapılıyor. Biyopside kesin sonuca varılırsa karaciğer kanseri evresi tespit ediliyor. Bu aşamada tomografi, manyetik rezonans görüntüleme veya laparoskopiden yardım alınıyor.