İyi bir diyet lifi, şeker ve polifenoller gibi bir dizi biyoaktif bileşik kaynağı olan keçiboynuzu, yüksek oranda D-pinitol içeriğine sahiptir. Araştırmalarda birçok gıda ürününden elde edilen fonksiyonel bir bileşik olan D-pinitol’ün, anti- diyabetik etkili biyoaktif bir bileşen olduğu ve en yüksek oranda keçiboynuzunda bulunduğu belirtilmektedir. D-pinitol yanında, şeker alkolleri (siklitoller) olarak; myoinositol, chiro-inositol ve bornesitol olduğu görülmüştür.
D-pinitol myo -İnositol 1 D - chiro -İnositol bornesitol
D-pinitol insan sağlığı için önemli olan şeker alkolüdür. Son yıllarda yapılan araştırmalar bu şeker alkolü ve türevlerinin diyabet başta olmak üzere kalp damar rahatsızlıkları, kanser, obezite, damar tıkanıklığı, hipertansiyon, dislipidemi (kanda bulunan lipit seviyesinin normalin üzerindeki değişimi), stres, yaşlanma, yetersiz beslenme, prostat kanseri, polikistik over sendromu, hiper ürisemi (kandaki ürik asit seviyesinin aşırı yüksek olması), hareketsizlikten kaynaklanan komplikasyonlar ve insülin direnciyle ilişkili rahatsızlıkların tedavisinde önem arz etmektedir. Keçiboynuzunun insülin direnciyle ilgili hastalıkların tedavisinde kullanılan D-pinitol nedeniyle hipoglisemiye sebep olmadan kandaki glukozu ayarlayan ve glukoz metabolizmasını geliştirmede insüline benzeyen etki gösterdiği ifade edilmektedir.
Keçiboynuzunun kimyasal bileşimi içerisinde ilk sırayı şekerler; sakkaroz, glukoz ve fruktoz almakta ve 24 çeşit fenolik bileşen bulunmaktadır. Bu fenolik maddelerden bazıları, ramnosit türevi olan vitexin, mirisetin, mirisetin glikozit, quersetin ve kaempferol türevleri, sinamik asit, metil gallat ve gallik asittir.
Vitexin Myricetin Quersetin kaempferol
Fenolik maddelerce zengin olan keçiboynuzunda en fazla bulunan diğer fenolik madde gallik asit olup etkili bir antioksidan ve antimikrobiyaldir. Gallik asit vücuttaki virüs ve bakteri üzerinde antiseptik etki göstermektedir. Yapılan çalışmalar da antioksidan etkili gallik asidin yağların oksidasyonunu azaltmada çok etkili olduğu belirtilmektedir.
Gallik Asit
Keçiboynuzu, mineral açışından zengin olup toplam mineral miktarı içerisinde büyük çoğunluğunu potasyum ve kalsiyum oluşturmaktadır. Ayrıca magnezyum, sodyum, fosfor, çinko, selenyum, demir ve bakır gibi mineraller ile hidrolize edilebilir tanenler ve kondanse tanenler içermektedir. Kalsiyum bakımından zengin olduğu için kemik gelişimi ve osteoporoz rahatsızlığında destekleyicidir. A, B1, B2, B3 ve E vitaminleri ile doğal güç kaynağıdır.
Fenoller, serbest radikal temizleyicisi ve antioksidan özelliklere sahip olmaları yanında geniş spektrumlu antiviral, antibakteriyel, antikanserojen, anti-mutajenik ve antiinflamatuar aktiviye sahip olduğu bilimsel çalışmalarda bildirilmiştir. Ayrıca strese bağlı kronik hastalıklar olan hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıkların tedavisinde de fenolik bileşikler kullanılmaktadır.
Keçiboynuzu meyvesinde bulunan biyoaktif bileşen, D-pinitol üzerine yapılan araştırmalarda, D- pinitolün HDL-kolesterol düzeyini artırırken toplam kolesterol, LDL-kolesterol, LDL/HDL kolesterol oranı, sistolik ve diyastolik kan basıncını düşürdüğü belirtilmiştir. Keçiboynuzunun kolesterol seviyesi üzerine etkisinin incelendiği bir çalışmada, içerisinde 5 g keçiboynuzu içeren bir gıda takviyesi hastalara verilmiş ve 6 haftalık araştırma süresi sonunda hastaların LDL ve toplam kolesterol seviyelerinde düşme saptanmıştır. Aynı zamanda D-Pinotol, insan metabolizmasında insülin gibi davranarak kan plazmasındaki glikozu düşürme ve dengeleme özelliğine sahiptir. Bununla ilgili olarak streptozotosin (STZ) ile diyabet oluşturulmuş farelerin kan glikozu düşürücü etkisini belirlemek için yapılan çalışmada, D-pinitolün kan serumunda, antidiyabetik ve antihiperlipidemik etkisi olduğu kan şekerini, LDL ve VLDL seviyelerini düşürdüğü ve HDL seviyesinde de artış meydana getirdiği belirtilmiştir. D-pinitolün, insülin direnciyle ilişkili kalp-damar rahatsızlıkları, obezite, damar tıkanıklığı, hipertansiyon, dislipidemi ve böbrekleri koruyucu etkisinin olduğu ve prostat kanserinin yayılımını önleyici ajan olarak tedavi amaçlı kullanılabileceği ortaya konulmuştur.
Fareler üzerinde yapılan bir araştırmada keçi boynuzu ekstraktının karaciğer hücreleri üzerinde etil alkolün neden olduğu oksidatif stres hasarına karşı koruyucu etkisi olduğu tesbit edilmiştir. Bir diğer çalışmada ise keçiboynuzu meyve ve yaprak ektraktlarının antioksidan özelliği, böbrek hücreleri üzerinde araştırılmış ve aynı şekilde oksidatif stres hasarına karşı koruyucu etkisi olduğu gözlemlenmiştir.
Geleneksel olarak, halsizlik durumlarında kuvvet artırıcı, kan yapıcı, sperm çoğaltıcı, öksürük kesici, akciğer, şeker ve safra kesesi hastalıklarında, ishal ve böbrek taşı rahatsızlıklarında kullanılmaktadır.
Günümüzde gıda, kozmetik (sabun, krem, diş bakım ürünleri) ve eczacılıkta kullanımı olan keçiboynuzunun tıbbi olarak, dünyada bazı ülkelerde değişik alanlarda kullanılmaktadır. İtalya’nın güney bölgesinde, kilo almak, yağlanmak için tüketilmektedir. Mısır’da halk tarafından Ceratonia siliqua, tıbbi amaçlı olarak, özellikle ishal sıkıntısını gidermek için kullanılmaktadır.
Şeker içeriği yüksek bir gıda olan keçiboynuzu, içerdiği yüksek miktarda suda çözünmeyen diyet lifi dolayısıyla glisemik indeksi düşük gıdalar sınıfında yer almaktadır. Keçiboynuzunun içerdiği diyet lifi sayesinde, kolon sağlığı ve kolondaki hücrelerin gelişimi üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Çekirdeklerinden ayrılmış keçiboynuzu öğütülerek keçiboynuzu unu elde edilmektedir. Bu ürün teobromin ve kafein içermemesi buna ek olarak yüksek oranda şeker içermesi nedeniyle gıda sanayiinde kakao ikamesi olarak kullanımı yaygındır. Çekirdekleri ise gam üretiminde kullanılmakta olup ilaç sanayiinde preparatların bileşimine kıvam arttırıcı olarak ve bazı öksürük şuruplarının bileşimine tat vermek için katılmaktadır. Tohumları şeker veya nişasta bulundurmadığından, tohum kabuklarından üretilen un, şeker hastaları için ideal gıda maddesi hazırlanmasında kullanılmaktadır. Ayrıca, tohumlarından elde edilen taragasol adlı madde tıpkı kitre zamkı gibi, kıvam verici, yapıştırıcı, süspansiyon yapıcı olarak kullanıldığı gibi tekstil sanayiinde de kumaş boyalarında sabitleştirici olarak kumaşların aprelenmesinde kullanılmaktadır.