Bitkinin tohumları, hemen hemen iki bin senedir karaciğer rahatsızlıklarında kullanılmaktadır. Günümüzdeki araştırma ve çalışmalarla da karaciğer hastalıkları üzerindeki pozitif etkisi kanıtlanmıştır. İçeriğinde bulunan fito- kimyasal bileşikler, flavolignan türevi (silimarin: silibin, izosilibin A ve B silikristin, silidianin, 2,3- dihidrosilibin, 2,3-dihidrosilikristin, 3-deoksisilikristin, 3-deoksisilidianin, izosilikristin, silandrin, silihermin, neosilihermin, A ve B); flavonoitler (taksifolin, kersetin, dihidrokemferol, kemferol, apigenin, naringin, eriyodiktiyol, krizoeriyol) ve sabit yağlar, steroller, dihidrokoniferil alkol, proteinler ile müsilaj bulunmaktadır.
Deve dikenindeki etken bileşik, silimarin ismi verilen flavonolignan karışımıdır. Silimarindeki majör bileşik, silibinindir.
Bu bitkinin bileşiminde karaciğeri koruyucu etken maddeler ve kendine has diğer maddeler bulunmaktadır. Bunlar; flavonolignandan meydana gelen silymarin, taxifolin, quarcetrin, albumin, müsilaj, sabit yağ ve acı maddelerdir. Deve Dikeni silibin, silidianin ve silikristin etken maddelerini ihtiva eden Silymarin den dolayı antioksidan etki göstererek hücrelerimize zarar veren serbest radikallere karşı kuvvetli bir savunma mekanizması oluşturmakta ve karaciğeri koruyucu etki göstermektedir. Karaciğer, ilaçların ve kimyasalların detoksifikasyonundan sorumlu önemli bir organdır. Bu nedenle silimarin güçlü antioksidan ve hepatoprotektif etkisiyle, toksik zehirlenme ve hepatit, siroz, karaciğer fibrozu durumlarında karaciğerin rejenerasyonunu stimüle eder, ayrıca antienflamatuvar ve immünmodülatör etki gösterir.
Silymarin bileşiklerinin karaciğer hücrelerinde ribozomal RNA moleküllerini sitimüle ederek protein sentezini arttırdığı sanılmaktadır. Aynı preparatlar mantar zehirlenmelerinde amonitin ve pholloidin alkoloidlerinin karaciğerde zehir etkisini önleyici olarak da kullanılmaktadır. Deve Dikeni bitkisinde bu maddeler yanında, tyramin, flavonid, histamin, reçine, aminler, albümin, agmatin maddeleri de bulunmaktadır.
Silibinin'in kendisi, (silibinin, silikristin , silidinin ve diğerleri) yaklaşık olarak eşmolar oranda iki diastereomer , silibin A ve silibin B'nin bir karışımıdır. Karışım, özellikle yağlı karaciğer , alkolsüz yağlı karaciğer , alkolsüz steatohepatitte bir dizi farmakolojik etki sergiler ve silibinin'in destekleyici bir element olarak kullanımına ilişkin çalışmalar, klinik kanıtlar vardır.
Klinik çalışmalar, silimarin’in karaciğeri, alkol, asetaminofen, karbon tetraklorür (CCL4) ve Amanita mantarından doğabilecek toksik maddelerden koruduğunu göstermiştir.
Tarihsel olarak bitki, safra akışını stimüle ettiğinden dolayı kolagog olarak kullanılmıştır. Sarılık, dispepsi, iştah azalması ve diğer mide rahatsızlıkların da tarihsel kullanımları arasındadır. Bitki, karın zarı iltihabı, öksürük, varisli damarlar ve uterin tıkanıklığı gibi durumlarda homeopatik olarak kullanılmıştır Silibinin, Avrupa geleneksel tıbbında uzun bir tarihe sahiptir ve birçok AB ülkesinde ilaç (Legalon SIL (Madaus) (D, CH, A) ve Silimarit (Bionorica), olarak mevcuttur. Toksik karaciğer hasarının tedavisinde (örn. ölüm sınırı durumunda IV tedavisi), zehirlenme, kronik hepatit ve sirozda yardımcı tedavi olarak kullanılmaktadır.
Halk Arasında geleneksel olarak, bitki tohumlarının özü, XIX. yüzyılda menstrüasyon şikâyetlerinde, karaciğer tıkanıklıklarında, varikoz venlerde, dalak ve böbrek hastalıklarının yanı sıra sarılık ve karaciğer hastalıklarında kullanılmıştır. Standardize ekstresinin; toksik karaciğer problemleri, iştah kaybı, dispeptik şikâyetler ve sirozda endike olduğu, karaciğer sağlığı için etkili ve güvenli olduğu literatürde belirtmektedir.
Türkiye’de halk arasında bal ile karıştırılan tozu veya meyvelerden hazırlanan %5’lik dekoksiyonu karaciğer hastalıklarına karşı ve safra arttırıcı olarak kullanılmaktadır. Bitkinin toprak üstü kısımları, diüretik, tonik, ateş düşürücü, romatizma ağrılarını azaltıcı ve yatıştırıcı olarak, meyveleri ise; karaciğer hücrelerini yenileyici, süt salgısını arttırıcı etkisinden dolayı kullanılmaktadır.